İçeriğe geç

ETNA: BEDENDEKİ KUYU (Üstün Akmen)

Üstün Akmen’in 25 Nisan 2007’de Evrensel Gazetesi’nde yayımlanış yazısı

YAZILARAK ANLATILAMAZ BİR OYUN VE OYUNCUSU: “ETNA: BEDENDEKİ KUYU”

Şu büyük kent hay huyu içinde, bazen neler kaçırıyoruz neler. Ne güzellikler… Bunlardan biri, geçen yılın Kasım ayında perde açan  Nihat İleri, Levent Öktem ve Laçin Ceylan’ın repertuar tiyatrosu olmayı amaçlayarak kurdukları BiTiyatro’nun ilk oyunu “Etna: Bedendeki Kuyu”ydu. Az kalsın kaçırıyordum. Neyse ki, sezon bitmezden önce yetiştim, içime sindire sindire bir güzel de izledim.

OYUNU YAZARI YÖNETMİŞ

Oyunun yazarı ve yönetmeni, Theater an der Ruhr kökenli bir oyuncu olan Christine Sohn. Sohn, Dr. Roberto Ciulli’nin yönetmen yardımcılığını yapmış ve ekibinde oyuncu olarak çalışmış bir tiyatrocu. “Etna: Bedendeki Kuyu” ise, yazarın on iki oyunundan biriymiş. Yazar, şiddeti sıradanlaştıran ve zorbalığı içselleştiren toplumun birey üzerindeki yıkımına farklı bir açıdan bakmış. “Suçun oluşmasını seyretmek, ona iştirak etmekten daha ağır bir suçtur” demiş. Bu spot altında, tiyatrocu olmak isteyen, ancak hemşire olabilen ve içindeki duyarlılığı kendi yarattığı küçük dünyasında bazen deliliğe varan krizlerle aşmaya çalışan Sophie’nin hikâyesini anlatmış. Sophie, günlük gerçekliğin içinde zorbalaşma ve yabancılaşmaya karşı kendini savunmaya çalışıyor, ancak yalnızlığın en uzak köşesine sürükleniyor. Yaşananlara “tahammül” gösteremez oluyor, etrafını kafasında kurguladıkları sarıyor.

 

SAHNE TASARIMININ VE IŞIĞIN BAŞARISI

Christine Sohn ayrıntılarını bildiği, duyumsadığı, yaşadığı eseri sahnelerken yapaylıktan,  uyumsuzluktan titizlikle uzak durmuş. Bu titizlenmede Laçin Ceylan’ın başarısını göz ardı etmenin olanağı yok, ama gene de Sohn’u kutlamamak olmaz. Norbert Van Ackeren-Yaşar Alparslan ikilisinin sahne tasarımı, sahnenin her tarafını kaplayan Sophie’nin kuyularını simgeleyen, her boydan, her renkten ve açıldıklarında içlerinden sürprizler fışkıran değişik boy sandıklardan, valizlerden oluşmakta. Bu yorum, bence Christine Sohn’un en önemli yardımcısı olmuş. Rüzhdi Aliji’nin mükemmel ışık tasarımı da öyle… Sophie’nin kan rengi giysisinin alacakaranlığa dönüşmesi, unutulması zor bir ışık tasarımı başarısı değilse nedir?

 

LAÇİN CEYLAN’IN YAZARAK ANLATILAMAZ OYUNU

“Etna: Bedendeki Kuyu”nun sanatçı olamadığı için kendini ifade etme ve yaşananlara karşı çıkma araçlarını kişisel dünyasında arayan ve zaman zaman ortalığı birbirine katan Sophie’sini, Ankara Devlet Tiyatrosu’ndan tanıdığımız mükemmel üstü ses, diyafram ve nefes kullanımı olan “ender”lerden Laçin Ceylan canlandırıyor. Ritmin sürekli yüksek olduğu bu oyunun yükü, doğal olarak tamamıyla Laçin Ceylan’ın omuzlarında. Sophie’nin duyumsadığı sorumluluk duygusunun, hatta toplumsal sorumluluğunun onu fazlasıyla inceltmesini, duyarlılaştırmasını, kırılganlaşmasını, yalnızlığını, yaşadıklarından oluşan yarılmaları, çözüm arayışlarını ve bulamayışlarını öylesine bir başarıyla seyirciye aktarıyor ki, yazarak anlatmak gerçekten olanak dışı.

 

LAÇİN CEYLAN’IN KOLAY UNUTULAMAYACAK BAŞARISI

”Etna: Bedendeki Kuyu” oyununda Laçin Ceylan’ı izlemek, izleyebilmek gerçekten bir şans. Ceylan, her şeyden önce derinine bakan bir oyuncu. Oyunculuğunda ortalamalar, klişeler dizgesini silip atıyor. Anlatılanı kişisel olanla yoğuruyor, süzgeçten geçiriyor, biricikleştiriyor. Oyunun hiçbir anında belli anlatım sınırlarından taşmıyor. Sophie’ye can verirken kendini de deşiyor. Merkezde duruyor, oyunculuk sanatının bilinçle, cesaretle üzerine üzerine gidiyor. Sophie’yi basite indirgemeden onunla son derece samimi  bir ilişki kuruyor.

 

VE BAŞARININ ELDE EDİLİŞ YÖNTEMİ

Laçin Ceylan, hiç ama hiç kuşkum yok ki, Sophie’nin bilincinin ve davranışlarının mantığını derinlemesine incelemiş. Bilincinin ve davranışlarının saklı katmanlarına ulaşmak için, oyunun bünyesindeki tüm işaretler yöntemini deneyimiyle gerçekliğe ulaştırmış. Sokakta, işyerinde, çarşıda, pazarda devşirdiği jestler, mırıltılar, sesler ve tonlamalardan oluşan bir dille, seyircide oyun sonunda iz bırakmış o bütün insan davranışlarına seslenme başarısını elde etmiş.

 

OYUNDA NİHAT İLERİ DE VAR

Oyunun sonunda Nihat İleri’ce bir antre yapan Nihat İleri’yi unutur muyum hiç? Nihat İleri (Gottlieb) giriyor, seyirciyi bir de o silkeliyor, oyunu bitiriyor.

 

“Etna: Bedendeki Kuyu”, hiç kuşkum yok ki 2006-2007 sezonunun en iyi oyunlarının başını çekenlerinden…

 

Turnede falan yakalarsanız aman kaçırmayın. Kaçırmayın ki, ileride üzülmeyin. Kaçırmayın ki, analar ne oyuncu/lar doğuruyor tanıklık edin.

Üstün Akmen

Evrensel Gazetesi

Kaynak: https://www.evrensel.net/haber/245695/gozlemevi

Kategori:EleştiriEtna - Bedendeki KuyuHaber