İçeriğe geç

Aile… Üzerine ölü toprağı serpilmişcesine…

 Burcu Alkan’ın Mayıs 2014’de yayımlanan yazısı.

Dönem dönem yoğunluktan, hayatın hızlı akışından ya da içe dönme ihtiyacından durmak, ara vermek gerekir. Bu tür süreçlerden sarsan birşeylerle silkinerek çıkmaksa iyi olur. Böylesi anlarda benim için bitiyatro’nun oyunları ideal oluyor. İlk oyunları “Etna” hariç bütün oyunlarını seyrettiğim bitiyatro’nun cesaret gerektiren özgün ve sert bir çizgisi var. Yeni oyunları “Düğün (Sandık Lekesi)” de bu çizgide, ekibe yakışır bir oyun.

Türkiye’de sık rastlanmayan absürt (“Yeni Kiracı”) ya da alışılmışın dışında (“Küçük Prens”) oyunları tercih eden bitiyatro bu sefer yeni bir yazardan, yeni bir Türkçe metin tercih etmiş ve metin Nihat İleri’nin rejisiyle çarpıcı bir tiyatro deneyimi olarak dikkat çekiyor. Temelde bir aile trajedisi olan “Düğün” (“Sandık Lekesi”ni tercih ederim), söz konusu aile trajedisinin de ötesine geçiyor. Aile kavramının içine sıkışmış, yarı-ölü kadınların ve erkeklerin hikayesini anlatıyor.

Sahnenin sadeliğinin yarattığı soğukluk klinik bir ışıkla desteklenerek, laboratuvara benzer steril bir ortam kurulmuş ve cansız, renksiz, boğucu bir ruh halini ifade eden, karanlık ve sert bir resim çizilmiş. Ölüler, ölümler, yarı-ölüler oyunu ve karakterlerin hayatını gölgelerken “oyun” kavramı üzerinden de çok katmanlı bir anlam dünyası oluşturulmuş. Geçmişle imalar üzerinden kurulan bağlar, eskide kalmış mutluluk kırıntıları, sayıklayan bireyler, üzerine “ölü toprağı serpilmiş” bir ailede kadın olma (gelinlik-anne-kız) ve erkek olma (üniforma-baba-oğul) durumları, bugünün travmaları ve huzursuz ruhlar huzur bozan bir oyunla seyirciyi düşünmeye zorluyor. Hem de, bence, derin sertliğiyle, “in-your-face” tarzı tiyatroların bir miktar yüzeyde kalan tokatlarını daha etkin, ağır yumruklara çevirerek.

Yer yer metinde, genç kadın ve genç erkek karakterin arasında yoğunluk açısından bir dengesizlik göze çarpsa da bu aksaklık oyunculukla bir miktar kapatılmış. Defne Şener Günay bu bağlamda sahnede büyük bir yük taşıyor aslında. Laçin Ceylan’ın özellikle son sahnedeki varlığı ise oyunun karanlığını yükselterek sonlandırıyor. Özetle, insan olma durumunun karanlığında gezen bir oyun seyretmek isteyenler için “Düğün (Sandık Lekesi)” ideal bir yapım.

Bu arada bitiyatro da İstanbul’a güzel bir sahne kazandırarak Türkiye’de tiyatronun geleceğine önemli bir katkıda bulunmuş. Bisahne’nin seyircisinin bol olmasını dilerim.

Kaynak: http://wanderlustpress.blogspot.com.tr/2014/05/aile-uzerine-olu-toprag-serpilmiscesine.html

Kategori:Düğün (Sandık Lekesi)EleştiriHaberYorum