İçeriğe geç

Küçük adaların küçük insanları

Özay Kanat’ın 13.Mart.2015’te BirGün gazetesinde yayımlanan yazısı.

“Timsahlar” oyununda basit, anlamsız ve yalınlığıyla süre giden gerçekliğin çarpıcılığını duyumsarken, yaşamınızdaki “basit” şeyler üzerine düşünmeye de vaktiniz oluyor. Üst yapı kurumlarının bizi çevreleyen ezberletilmiş ödevleri – bu ödevlere varlığımızın biricik sebebi olarak delicesine sarıldığımızdan – insani olmayan “şey”lere yönlendiriyor bizi. Varlık nedenimiz saydığımız kavramlar sorgulanarak terk edilmeye çalışıldığında kişinin kendi kendine var olma sebebi de ortadan kalkıyor. Böylece ölüm korkusuyla terbiye edilmiş insanlık zorunlu ve çaresiz- hiçlikle yüzleşmek yerine- ufuklardaki düşmanların korkusuyla itaat ve hizmete ikna olarak sürdürüyor yaşamını. Nesneler ve kavramlar o kadar basit ve yerinde ki ancak gülünç ya da sıkıcı olarak kendilerini bulabiliyorlar. Böylece yaşam dediğimiz şey yaşamı baskıladığımız bir ödevler bütünü olarak bilinmeyenin ancak korku ve düşmanlık uyandırdığı küçücük ve değişmez bir dünyayla sınırlanıyor.

SEYİRCİYLE KURULAN BAĞ
“Timsahlar” basit ve komik olmasıyla birlikte simgeleri oluşturması yönünden oldukça başarılı. Seyirci için gerçek bir yap boz alanı ve nesnelerin bütüne giden anlamlarının tutarlılığı sayesinde iyi bir resmi seyreder gibi tekrar tekrar özgürce anlamlar türetmeye açık. Bu yönüyle eleştirisini yaptığı kapitalizme deneyimsel olarak da eleştiri getiriyor.

Burada oyunun içeriğine yönelik daha fazla yazmak istemememin nedeni de seyircinin deneyimini sınırlandırmaktan korkmam, zira oyunun bu konuda seyirciye duyduğu sevgi saygı ve güven azımsanmayacak düzeyde.

Christine Sohn’ un yazıp yönettiği oyunda Nihat İleri, Fehmi Karaaslan ve Defne Şener Günay oynuyor. Nihat İleri kavramları damıtarak dinlendire dinlendire servis ediyor. Hem saygı uyandırıyor hem de sevecenlik. Fehmi Karaaslan’ı ilk kez izleme şansı buldum bir insana oyuncu diyebilmek için gerekli her türlü meziyete sahip (tabi ki gerçek bir oyuncudan söz ediyoruz, salt bir ilgi nesnesinden değil).Defne Şener Günay da her zaman insanı çağıran heyecanlı bir oyuncu. Onu bu oyunda görmek benim adıma mutluluk vericiydi. Seyirci de onu gerçekten seviyor ve ciddiye alıyor (insanların işaret edileni beğendikleri gerisine burun kıvırdıkları bir dünyada ikisine bir arada rastlamak elbette güzel bir şey!).

İŞİNİN EHLİ İNSANLAR
Oyunu izlerken seyircinin ilgisinin bir an bile dağılmaması çok şey yapmıyormuş gibi görünen oyuncuların işlerini yaparken yaptıkları şeye duydukları saygı ve özsaygılarının bir göstergesi. Üç oyuncu için de kısa da olsa bir değerlendirme yapmak istememin sebebi de bu. İşinin ehli insanlar hakkında yazarken ister istemez mütevazı olmak gereği ortaya çıkıyor. Çünkü söylenecek bir kaç iyi sözcük sonrasında, artık bu tartışma oyunculuk kavramı üzerine bir değerlendirmeye dönüşüyor. Böylece yukarıdaki kısa değerlendirmelerim de bir kaç iyi sözcük olarak anlaşılmalıdır. Yoksa oyuncuların alelade gibi görünen uğraşlarının tarihçesi yazıdan da eskidir, sanırım resimle yaşıttır. O yüzden her ne kadar istesem de methiyeler dizmek övgüye değer oyunculuklarını korkarım eksiltmek olacaktır. Bu vesileyle onların hakkını da kısmen de olsa teslim etmiş olalım…

Timsahlar ‘ın yazarı ve yönetmeni olan Christine Sohn hakkında sanırım en çok şaşırdığım şey Avrupalı bir yazarın bayağı bir oryantalizme düşmeden “küresel” meseleleri işleyebilmesindeki ustalığı. Bu özelliğiyle kendisini bir dünya yuttaşı olarak gördüğünden ve bol keseden sözü edilen ama pek az aşılabilen sınırları aşarak yazarlığını ve insanlığını sürdürdüğünden eminim. Çoğu zaman doğulu sanatçıların bile kendilerine batıdan doğru bir bakışla yaklaştıkları günümüz kervanında böylesine tersine gidebilen birisini görmek çok sık rastlanan bir şey değil.

Evrensel olmak öncelikle özgünlük gerektirir. Christine Sohn’a ve BiTiyatro’ya bu özgün metni Türkiye seyircisiyle buluşturmaları sebebiyle teşekkür ederim.

İyi seyirler.

Kaynak: http://www.birgun.net/news/view/kucuk-adalarin-kucuk-insanlari/15018

 

Kategori:EleştiriGündemHaberTimsahlarYorum