İçeriğe geç

Üç Ayrı İtiraf Öyküsü ve Bir Otel Odası: “BASH: LATTERDAY PLAYS”

Yaşam Kaya’nın 1.Aralık.2015’te LifeArtSanat’ta yayımlanmış yazısı.

Daha önce Türkiye’de ‘Güzellik Üçlemesi’ oyunlarının sahnelendiği Neil Labute, yine üçleme olarak ele aldığı yeni oyunu ‘Üç Oyun: Vurgun’ ile Bi Sahne’de izleyenlerinin karşısına geçti. Bi Tiyatro’ nun İskender Altın yönetiminde sahnelere aktardığı modern kapitalist konu, Amerika’ nın görünmeyen öteki dünyasını cesurca aktarırken, aslında hiçbir zaman varolmayan ‘Amerikan rüyası’ kavramının ne denli içinin boş olduğunu çarpıcı karelerle bizlere gösteriyor. Rüzgar Can Ekin Turan çevirisini yaparak sahnelere Neil Labute’ un çok önemli bir eserini kazandırmış. Oyun içinde oyun, olay içinde olay analizleriyle ilerleyen konuda, otele gelen insanların itiraflarıyla kanınızın çekildiğini hissedip, gerçekmiş gibi görünen sahte insanların bilinmeyen karanlık yönlerini muhteşem bir kadronun elinden izliyorsunuz. Labute’ un markalara, estetik algılara hırçınlaşıp, modern kapitalist sisteme acımasızca saldırısını yeni eserinde daha net hissediyoruz. Yunan mitolojisinden aldığı ilhamla adeta bir şaheser yaratan yazarın bu oyunu tek kelimeyle muhteşem!

2

“İphigenia Orem’de”

Neil Labute’ un şirket sistemleri üzerinden ele alarak yazdığı ilk oyun, bir adamın otel odasında, önündeki portmanto tarzındaki elbise askılığına yaptığı korkunç itirafı bizlere anlatıyor. Euripides’in politik hırsın çirkin yüzünü gözler önüne seren tragedyası ‘İphigennia’ dan esinlenerek yazılan metin, işsizlik korkusu yüzünden öz kızının ölümüne sessiz kalan bir babanın dramını yansıtmış. Kral Menelaus (Helen’in kocası), kahin Kalkhas’ın kışkırtmasıyla kardeşi Agamemnon’u Truva seferine çıkacak Yunan donanmasına rüzgar sağlamak amacıyla öz kızını Artemis’e kurban etmeye ikna eder. Kızın katledilmesi mitolojide kralın hedefine yardımcı olan bir araç olurken, oyunda işsiz kalmamak adına kız bebeğinin çarşaf altında ölümüne sessiz kalıp, daha sonra iş yerinde bu acıyla yerini garanti alan adamın yaptığı modern dünyanın mitolojisi yerine geçecektir. Gözünü para hırsı bürümüş bir baba ve dünyada hiçbir şeyden haberi olmayan masum bir bebek. Babaya göre o bebeğin dünyada nefes alması gereksiz bir ayrıntı. Asıl gerçek, elde edilen para ve statü!

Murat Taşkent’ in olağanüstü performansı karşısında sahnede olan biteni izlerken, olayın etki unsurunu çok derinden hissettik. Oyuncunun rol psikolojisini çözümlemedeki yeteneğine hayran kaldığımı belirteyim. Şimdi buradan söylersem konunun tadı kaçabilir, ama konunun son bölümündeki ‘şaka’ itirafında Taşkent öylesine duru bir rol kesiyor ki, insanın kanının çekildiği nokta işte tam burada başlıyor.

3

“Aziz Kazlar Çetesi”

Otel odasına gelen bir çiftin itiraflarının anlatıldığı ‘Aziz Kazlar Çetesi’nde, İki üniversite öğrencisi olan John ve Sue’ nin arkadaşlarıyla eğlenmek için gittikleri New York’ta yaşadıkları bir cinayet öyküsü aktarılıyor. Gömlekte görünen kan lekesinin gizemiyle başlayan öyküde, kız arkadaşlarını otel odasında uykuda bırakıp erkek arkadaşlarıyla, Central Park’ta gördükleri eş cinsel adamı öldürmeye giden gençlerin iğrenç öyküsünü dinliyoruz. Konu bütünüyle kızın ve erkeğin itirafları üzerine kurgulu. Ortada işlenilen bir cinayet var, hem de ‘ahlak’ kavramı üzerinden yapılıyor bu iş. Sözde toplumun ahlakını savunan bir çiftin olan biteni görmezden gelişi ele alınıyor. Gelin görün ki, otel odasında nişanlısına tecavüz ederek beceren John, eşcinsel yakınlaşmadan zevk aldığını söyleyerek ‘ahlak bekçiliğine’ soyunuyor.

Yazar, konudaki olayları çarpıcı betimlemelerle, metaforlarla ele alırken, Ezgi Yağ ve Sefa Tantoğlu, İskender Altın’ ın giriş sahnesinde öne çıkardığı ‘tecavüz’ görüntüsünün eşliğinde harikulade performans ortaya koyuyor. Oyuncular saf masum ayaklarına yatan karakterlerini ince ince işleyip bizlere aktarıp, olan bitene sessiz kalan insan yığınlarının görüntüsünü, sözde ahlak bekçilerinin ne denli ahlaksız bireylerden oluştuklarını suratımıza çarpmış!

1

Medea Redux

Lise yıllarında uzun süre bilim ve sanat öğretmeninin tecavüzüne uğrayan bir genç kızın itiraflarını izliyoruz ‘Medea Redux’ta. Bu kız büyümüş, kadın olmuş; yalnız kaldığı otel odasında eline aldığı ses kayıt cihazına tecavüzden doğan çocuğunu nasıl öldürdüğünü detaylarıyla aktarıyor. Yazar yine Yunan mitolojisine yolculuk yaparak kendisini başka bir kadın için terk eden kocasından intikam almak adına öz çocuklarını öldüren Gürcü Prenses Medea’ nın modern biçimini bizlere sunmuş.

Bu birlikten doğan çocuğunu babasıyla vakit geçirmesi için kendisini terk eden adamın yanına götüren kadın, babanın başka bir kadınla birlikteliğine tanık olup, küvette duş alan oğlunun ölümünü itiraf ediyor.

Oyunun etkili bölümü olan ‘Medea Redux’, Laçin Ceylan’ ın tek kişilik mükemmel oyunculuğuyla izleyende acıyla karışık çarpıcı bir etki yaratıyor. Çaresiz kalan genç bir kızın anlatımlarından, yalnızlık içinde oğluyla oradan oraya savrulan kadının dramına kadar Ceylan’ ın ustalıkla harmanlanmış rol analizi bizleri büyüledi. Oyuncu ölüm sahnesinin anlatımından sonra aklını yitirmiş bir kadının çaresizliğini öylesine vurucu aktarıyor ki; odadaki pencereyle kurduğu bağ, eşyalarla ilişkisi tüm olan bitenin psikolojik analizi oluyor.

İskender Altın’ ın, konuya es’ler sunarak, oyunculara olaylar içinde psikolojik analizleri bol bol kullanmasına izin vermesi, hem konuyu hem de sahnedeki kişileri ön plana çıkarmış. Reji anlamında yazarı çok doğru anlayan bir yönetmen var karşımızda. Ayrıca Şirin Dağtekin Yenen’ in sahne tasarımında yarattığı otel atmosferi her açıdan dört dörtlük bir iş! Bi Tiyatro’ nun şimdiye dek izlediğim en iyi oyunlarından olan ‘Üç Oyun: Vurgun’ u mutlaka izleyin, mitolojiden ilham alan modern kapitalist eleştiri sizleri bekliyor.

Kaynak: http://lifeartsanat.com/2015/12/01/uc-ayri-itiraf-oykusu-ve-bir-otel-odasi-bash-latterday-plays-yasam-kaya/

Kategori:EleştiriHaberVURGUN (3 Oyun)