İçeriğe geç

“İnsan, korkunç şeylerin kılıfıdır”

Meltem Yılmaz’ın 13 Aralık 2016 tarihinde Birgün Gazetesi’nde yayımlanan röportajı.

‘Etna-Bedendeki Kuyular’, zengin ve sarsıcı cümlelerle donatılmış bir Bitiyatro oyunu. Oyunda Sophie karakterine hayat veren Laçin Ceylan: Sophie, alışılagelmiş, konumu ve durumu belirlenmiş kadın rollerinin tümünü ters köşeye yatırıyor

İnsan, korkunç şeylerin kılıfıdır

Laçin Ceylan ve Nihat İleri’nin kurduğu Bitiyatro, Kumbaracı Yokuşu’ndaki sahnesinde, ilk kez 2006’da sahneledikleri ‘Etna-Bedendeki Kuyular’ adlı oyunla, izleyiciyle buluşmaya devam ediyor. Çağdaş Alman yazar Christine Sohn’un kaleminden çıkan, Ahmet Cemal’in Türkçeleştirdiği oyunda, Laçin Ceylan ve Nihat İleri rol alıyor. Günümüz modern toplumlarında şiddetin sıradanlaşması, bireyin yabancılaşması, kadının yalnızlaşması konularına değinen oyun, zengin dili ve içeriğiyle olduğu kadar, Laçin Ceylan’ın olağanüstü performansıyla da göz dolduruyor.

Zorbalardan çok zorbalığa seyirci kalanların hedefte olduğu oyunu, Laçin Ceylan’la konuştuk.

» ’Etna- Bedendeki Kuyular’ adlı tiyatro metnini sahneye taşımanızın arkasında ne gibi nedenler yatıyor?
Oyun, Bitiyatro’nun doğan ilk bebeği ve bu oyunu oynamak için çok fazla tekstle haşır neşir olduk. Metnin yazarı ve yönetmeni Christine Sohn’un her kadın oyuncunun da yakından bildiği bir gerçeğe dikkat çektiği bir yön var oyunda. Diyor ki: “Tiyatro tarihi, kadın rollerinin, erkeklere göre daha az sayıda çeşitlilik göstermesi bir yana, kadınların rolleri hep bir kurban olarak karşımıza çıkar. Oysa Etna’da kadının kurban değil, fail olduğu bir durum vardı. Bu oyunda kadın kurban değil, fail olacak.”

insan-korkunc-seylerin-kilifidir-221280-1.

Oyunda çok sevdiğim bir cümle var: “Upuzun bacaklarıyla geçtiği caddelerde olay yaratan bir tanrıça olmayı seçiyorum ve ben bir daha asla siliklik ve çaresizlik tarafından yutulmuyorum!”. Yazarın bu yaklaşımına, oyun yazımının son derece sıra dışı oluşu; yani klasik oyun metni yazımlarının dışına çıkması da eklenince, “Etna”ya kayıtsız kalmak imkânsızdı.

» “Kadının kurban değil, fail olduğu oyun” cümlesi, her ne kadar cinayeti çağrıştırsa da, tuhaf bir biçimde rahatlatıcı. Siz ne dersiniz?
Şiddetin, vahşetin bu kadar yoğunlaştığı, karanlığı artan bir dünyada bir kurban yaşamını nasıl tam tersine çevirebilir, kendi silahlarını kuşanmaya tam bir karar vererek! O silahlar ki, kadının yaratıcılığında ve yoktan var edebilme gücünde gizlidir. Kadın, toplumun dayattığı kapasitesinin çok üstündeki zekâsını ve içindeki sanatçıyı keşfederse eğer dünya başka türlü bir yer olur. Üstelik bu keşfe aynı zamanda nesilleri devam ettirebilme, insanı doğurma ve yetiştirme gücünü, dolayısıyla bütün dünyayı değiştirebilme gücü taşıyan ruhunu da eklersek kadınlar bütün bir dünyayı tekrar doğurur. Cinayet çağrıştıran bu cümlenin altında kadının hareket kabiliyetinin, etkileme ve değiştirme gücünün gizli enerjisi yatıyor. Kadınlar bu cümleyi çok seviyor; ayrıca üzerine düşünüp konuşmak istiyorlar.

» Etna, gerek diliyle gerekse düşünsel arkaplanıyla oldukça zengin bir metin; “İnsanlar korkunç şeylerin kılıfıdır” gibi… Bu kadar zengin bir metni sahnelemenin avantajları ve dezavantajlarını nasıl sıralarsınız?
Böyle bir metin, yıllardır sahneye çıkan bir oyuncu için bulunmaz bir nimet. Bence oyunculuk okullarında bu geçiş zenginliklerini, metindeki müthiş değişkenliği ders olarak uygulatmak lazım. Hele ki kadın oyuncu adayları için. Alışılagelmiş, konumu, durumu, etkisi önceden başka karakterler tarafından belirlenmiş kadın rollerinin tümünü ters köşeye yaratan bir Sophie karakteri var burada. Bir oyuncu olarak esnekliğinizin derecesini ameliyata alan bir yapısı var. Oyunun, oyuncuyu değiştirme gücü var. Bu değişimi yaşayamazsanız oyunu oynamaya devam etmek, Sophie rolünü yaşatabilmek imkânsız. Ayrıca alışılagelmiş metin ve sahneleme anlayışlarının çok dışına çıktığı için beklentiye ya da klişe severlere tahammülü olmayan bir oyun.

» Sizce oyunda da vurgundığı gibi günümüzde toplum bireyi yalnızlaştırırken, hukuk da bireyin vicdanını karşılamakta yetersiz mi kalıyor?
Hangimiz hukuku yanımızda hissediyoruz ki. Hukuk tecellisi mümkün olmayan ütopik bir düş gibi gökyüzünde bir yerde. Ve biz aşağıda tamamen yalnızız.

» Oyunda, Sophie bir cinayetin sorumluları arasında, o cinayeti işleyenlerin izlediği filmin yapımcısının da payını sorguluyor. Gerçekten de, bu kadar çok failin olduğu bir dünyada, kurban olmamak nasıl mümkün? Fail olarak mı?
Bu bir savaş; var olma savaşı. Elimizdeki bir tanecik yaşamın onurla devam ettirilebilmesi için bu savaş. İnsanlık mücadelesinde insan olabilme iradesini elinde tutabilme savaşı ve evet koşullar buna mecbur tutuyorsa; fail olarak!

»Size oğlunu kaybetmiş bir anne, toplumun dışına itilmiş bir kadın, mesleği elinden alınmış bir birey olan ‘Sophie’ olmak ne hissettiriyor?
Sophie, hep umudumu arttırıyor, biriken öfkelerimizin insanlıkla olumlu bir işbirliğini başlatmak için sahneye çıkması gerektiğini düşünüyorum ve sanat eğitiminin önemini değerini en büyük umut kapısı olarak görüyorum. Kısacası Sophie olmak; sanata, tiyatroya devam etme ve inat etme gücümü katladı.

insan-korkunc-seylerin-kilifidir-221281-1.

» İnsanlar, bu oyun aracılığıyla, kendi bedenlerindeki kuyularda neler görüyorlar?
Oyunu izledikten sonra birçok cümleyi içine alarak evine dönüyor seyirci. Sanatın, çelişkileri, çaresizlikleri, silikliğe itilmiş hayatları sahneye çıkarmanın bir karşı çıkışa, çığlığa döndürebilme gücünü görüyorlar. Oyundan sonra bazen seyirciler kalıp oyunu konuşmak istiyor. Benim gözlemim, oyun bittikten sonra tiyatronun önünde en çok konuşmak isteyen, oyunla birlikte biraz daha vakit geçirmek isteyen çoğunlukla kadınlar. En hoşuma gideni de oyunun metnini isteyip, oyunla ayrıca baş başa kalmak istemeleri. Oyunu Bitiyatro olarak biz basacağız.

Kaynak: http://www.birgun.net/haber-detay/insan-korkunc-seylerin-kilifidir-139318.html

Kategori:Etna - Bedendeki KuyuGündemHaberRöportaj